Hiç Sönmeyen Ateş: Prytaneion

Hiç Sönmeyen Ateş: Prytaneion

Ege Işık Özatay

Virajlı yolları, fırtınalı günleri, köprüleri, gecenin karanlığında yol alan ulaşım araçlarını, tarlaları ve patikaları resmeden Emre Celali, ilk solo sergisinde insan ve doğa ilişkisini inceliyor. Antik Yunanca da ‘Kutsal Ateş’ anlamına gelen ‘Prytaneion’ kavramını sergisine konu edinen Emre Celali, izleyiciyi hayatın merkezine doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

2019 yılında Labirent Sanat’ta  Anemoia ve Olay Ufku karma sergilerine katılan sanatçı Emre Celali bu defa ilk solo sergisi Prytaneion ile izleyici ile buluşuyor. 3 Şubat - 12 Mart tarihleri arasında Labirent Sanat Galerisi’nde gerçekleşecek sergi, yıldızlı bir göğün altında keskin virajlı yollarda yapılan yolculukları, kışın doğan bir buzağıyı, fırtınaları, tepeden görünen tarlaları izleyiciyle buluşturuyor. Antik Yunan devlet yapısından yola çıkarak kurgulanan sergiye ismini veren “Prytaneion” kavramı kutsal ateş anlamına geliyor. Kutsal ateş, antik şehirlerde devlet yapısı ya da meclislerde bulunan halkın istediği zaman kullanabildiği ateş olarak biliniyor. Aynı zamanda kentin kalbini de tanımlıyor.

Sanatçı Celali’nin resmettiği manzaralarda hayatın hiç durmadan akıp gittiği gözlemleniyor. Yollar, patikalar, tarlalar, uzakta görünen şehrin ışıkları, yerleşim yerleri, gecenin karanlığında ilerleyen arabaların farları izleyiciye adeta ‘ben bu anı yaşamıştım’ dedirtiyor. Zamanın uçuculuğunu ve insanın doğa ile kurduğu ilişkiyi bir sis perdesinin ardından anlattığı kompozisyonlarında Celali, izleyiciyi yaşamın kıyısında bir yolculuğa çıkarıyor. Emre Celali, sarı rengin neredeyse tüm tonlarını kullanarak betimlediği tarlalara, kuş bakışı bakmamızı sağlıyor. Celali’nin sürdüğü bir arabanın içinde yamalı asfalt yollardan; kiremit çatılı, kerpiçten yapılmış yapıların bulunduğu, meydanında kurutulmuş lavantaların satıldığı bir dağ köyüne doğru tırmanıyoruz. Sanatçının çalışmaları izleyicide karşıt duyguları aynı anda uyandırıyor; dinginlik ve gerilim, tehdit ve güven.

Emre Celali çalışmalarında doğanın izlerine sadık kalırken, dünyaya ve zamana dair geniş bağı da ortaya çıkarıyor. Bu izler eşzamanda farklı zamanları işaret ediyor. Zaman kapsülündeki eski çalışmalar, bu yoldaki işaretleri gösterirken; çalışmalarda fark edilen antik buluntular bizim de zaman içinde bir iz olarak geleceğe kalacağımızı fısıldıyor. Serginin kavramsal çerçevesini oluşturan ateş, bu bağların ilk ilmeği ve adeta bizim de son olmadığımızın göstergesi konumundadır.

Sanatçı Celali ilk solo sergisinde konu edindiği Prytaneion kavramını, nasıl ele aldığını şöyle anlatıyor: “İnsan-doğa ilişkisinden yola çıkarak, toplumun doğayı kendine göre şekillendirmesini ve doğanın yapay olana karşı dönüşümünü mesele edinmekteyim. Ateşi tüm bu dönüşüm ve tahakküm kurma sürecinin başlangıcı olarak ele almaktayım. Zaman ve dünya; çalışmalarımda önemli kilit noktalarını oluşturmaktadır. Zaman kapsülünde geçmişin izleri günümüzde görüldüğü gibi, bizim de şimdiki katmanında olduğumuz ve zamanda bir iz olarak kalacağımız bu süreç devam etmektedir.”

Doğa ile insan, geçmiş ile bugün, zaman ile gerçeklik gibi olguları irdeleyen sanatçı kutsal ateş ile kurduğu bağlantıyı şu sözlerle anlatıyor: “Geçmişten günümüze korunarak gelen yollar, köprüler, ulaşım araçları, patikalar, tabelalar bizi bir güven bağıyla kentin kalbine yani kutsal ateşe bağlamaktadır. Kentin kalbini beslerken biz de besleniriz. Kentin kalbini besleyen büyük arazilerin, insanın ateşi kontrol altına aldığı gibi doğayı da kontrolüne aldığına tanıklık ediyoruz.”

Malzeme seçiminde kendisine sınır koymadan her medyumun kendi rastlantısal etkilerinden faydalanarak çalışan sanatçı Celali bu sergisinde, soft pastel, pigment, akrilik, yağlıboya ve airbrush kullanarak yapıtlarını ortaya koyuyor.

Çalışmalarında, kutsal ateşten uzaklaştıkça doğanın büyülü atmosferine doğru bir yol alan sanatçı resmettiği manzaraları şu şekilde anlatıyor: “İnsan müdahalesinin az olduğu mekanlarda, kentin kalbinden de uzak olduğumuzu hissederiz. Kentin kalbinden doğaya doğru dinginlik hissedilirken, bir yandan da tekinsizlik duyulur. Toplumun uyguladığı yasakların sonu ve doğa yasalarının başladığı yerdeyizdir aslında. Ne kadar büyüleyici o kadar tehlikeli; doğa artık kendi kanununu geçerli kılmaktadır. Fırtınalar, insanın doğa üzerinde etkisini yitirdiğini gösterir. Tıpkı güneş batınca çaresizce mağaralarımıza çekildiğimiz günlerdeki gibi fırtına ile baş edemeyip betonarme mağaralarımıza çekilmekteyiz.”

Yapıtlarında “Manzaralar, aslında bizlerin birer otoportresidir. Otoportrelerimizde kişilikler coğrafyaya etki etmektedir. O halde bir manzara neden bir karakter olmasın?” sorusuna cevap arayan sanatçı Emre Celali’nin ilk solo sergisi Prytaneion 12 Mart tarihine kadar Labirent Sanat’ta izlenebilir.

Kaynakça: Işık Özatay, E. (2022, Mart). Hiç Sönmeyen Ateş: Prytaneion. İstanbul Art News, 65, 21.